Zeynep
  Gidişin,
ilkokula yeni başlamış, annesinin ellerini bırakmak istemeyen bir çocuktu yüreğimde..
Hani o, melekleri beyaz kanatlarıyla hatırlayan masum çocuk
Gittiğinde öğrendi, Azrailin de bir melek olduğunu

Oysa kalbin saklıydı defterlerimin arasında
Ve bir ok saplıydı yüreğimin yarasında

Nasihat veren çoktu
Aşkın öğretmeni yoktu

Sen,
Cennetin dalından koparılıp dünyaya düşmüş beyaz melek
Şimdi kimi benzeteceğim gökyüzüne?
Hangi Rapunzelin saçlarından tutunup yüreğine tırmanacak bu yürek!
Bak, işte öylece duruyor,
ruhumun kanserli mezarına gömülecek yalnızlığı bekleyen kürek

Taşımak ister misin omuzlarında Zeynep kokan bedenimi?
Bilebilir misin sadakatimin nedenini?
Beni sana gömebilir misin?
Öldürebilir misin kendini?
Neden bu kadar çok sevdiğimi anlayabilir misin?..

Bende bir sen
Ah bir bilsen!
İzin versen okşamama saçlarını,
Aşk Tanrıçası deyip sevsem...

Beni yalnızlığım bile terk etti
Ve sen gidince küstüm uykulara
Hadi dön artık,
beni ayrılıktan uyandır...

Son bir nefes kaldı,
ismin gibi dudaklarımdan düşmeyen sigaramda.
Korkuyorum!
çekersem, sen de bitersin...

  
BİR GÖZ YAŞI DAHA BIRAKTIM SANA

Yarım kalan bir besteyi tamamladım bu gece
Ve hiç dinmeyen bir sızıyı kapatmaya çalıştım,
Beceremedim.
Kalbim zayıftı sanırım ve ruhum toz bulutlarına dönüşmüştü.
Sessizce bir çığlık attım sadece gökyüzünde ve acılı ruhlarda duyulan
Sustum yine, belki de bu benim son susuşumdu ve bir daha
Hiç konuşmayışım…

Senin kokundu benim her şeyimi erteleyişim olan şimdi o da yok.
Bir sabah aynaya baktığımda NEDEN dedim, neden bıraktım ben onu
Hem de her şeyin tam doruğuna gelmişken
Susuyorum işte yine ne adımı an artık ne de kalbimi acıt.
Ve sana verdiklerimi de geri ver bana…
Ama her şeyden önce kalbimi istiyorum.
Taşlaşmış ruhuna sor nereye koydun onu…
Gözlerimden gelen yaşlar kan oldu süzüldüler avuçlarıma
Ağlamıyorum sevgilim ağlamıyorum korkma.
Sadece üzülüyorum kırık oyuncak gibi atılmış duygularıma
Ağlamadan ve sızlamadan başım dik yürüyorum şimdi uzaklara, çok uzaklara
Hayat soruyorum sana nereye saklıyorsun kırgın mutsuzluğumu
Çok geçmeden ver bana
Ver ki; biraz daha öleyim, ver ki; biraz daha körelteyim kalbimin diğer yarısını da…
Kedim bile terk etti beni, sokaklara vurdum kendimi.
Ve yalnızlığımı sadece sokak kedileri biliyor.
Gözlerimin içine bakarak onlarda yaş döküyor bana
Her sabah pencereme gelen kuşlar gelmez oldu ve artık
Seninle uyandığım masmavi gökyüzü simsiyah bana…
Eğer bir gün aklına gelirsem kalbini aç orada bir gözyaşı daha bıraktım sana…


              
BİR FOTORAFA

Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
"Önemli olan
'zamana bırakmak' değil,
'zamanla bırakmamak'tır..."
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim... 

    
SENİ UNUTAMAM

Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum. Üşüyorum. Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava. Sen yoksa, sıcaklık hep mevsim normallerinin altında. Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil. Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne? Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten,daha ne kadar ıslanabilirim ki?

Burada mısın değil misin belli değil. Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun, bazen sonsuz kalışların. Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman, bazen de yalnız karanlıklardasın. Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin? Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik. Kendi kendiyle konuşana deli derler ya, beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi. Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne…

Yokluğuna alışmaktan korkuyorum,ne kadar kötü… Yokluğunu yürüyorum sokaklarda. Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh. Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni. Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde, ölümün soğuk nefesini hissederek… Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen ,bu bekleme işkencesi bitsin diye…Bu yokluk hissi öldürecek beni…

Gelebilme ihtimalinse yüreğimdeki kuşları havalandırıyor,kanat seslerini duy. Gelmek iste bana. Bir görsem yüzünü,ah bir dokunsam sana…

Göreceksin,sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını. Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak. Ben o gönlü genişlerden değilim. Madem içimdesin, yüreğimde taşıyorum seni,o zaman yanımda da olmalısın. Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok..

Şimdi yalnız geceleri seviyorum. Seni yıldızlarda buluyorum. Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı. Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan, bu yüzden gece, el ayak çekilmişken, hiçbir ses yokken sen ve gece.. Zaman geçer,her şey unutulur, bir örtüyle kaplanır acılar ama… BİR TEK SENİ UNUTAMAM..



YANLIZIM İŞTE

Sensizlikmis Yalnizlik..!

Bu sevdaya düsmeden önce, bilmezdim nasil da bir basina kalinir o koskoca kalabaliklarda. Onca insanin ortasinda olup da, onca yürekte yer bulup da, nasil kimsesiz kalinir bilmezdim, gülerdim kahkahayla. Kulak arkasi ettigim sevgiler, ilgiler ve ciceklerinden önce yapraklarini, dallarini göremedigim agaclar, ya da günes, hep gün batimi denk geldigim, bu derttendir belki de.....

Yalnizlikmis sensizlik, bilemedim...

Bilmezdim nasil da kördügüm olursun kimsesizliginle, bu sevdaya düsmeden önce. Kosup kosup da koparmis gibi ipini, bilmezdim nasil da varamazsin kendine, düse kalka, yara bere dizlerin dirseklerin. Kan canagi gözlerin, aglayamazsin. Her yeni günle beraber sizmak icin pencerenden odana, bekliyorum geceyle gündüzün sessiz bulusmasini, gözkapaklarim hasret birbirine, bu derttendir belki de.....

Yalnizlikmis sensizlik, anliyorum...

Bu sevdaya düsmeden önce, nasil da yetmezmis güc kirmaya zincirlerini bilmezdim, bundanmis kacamayisim kendime. Ellerime, kollarima yapisan bir seyler var, ayak bileklerime kenetlenen eller, bir silkinisle geride biraktigim kimseler var, bir de yüregimde yer edenler. Bilmezdim sorumlu dünlerin sorunsuz bir yarin hediye edecegini bana. Benim yarinlarim onlarin dünlerine benzemesin diye bekliyorum henüz, isiyacagim elbet, alacakaranlik vaktidir simdilik, bu derttendir belki de.....

Sensizlik yalnizlikmis, biliyorum...

Nasil da sabahlar gözbebeklerimde biri bilmezdim, bu sevdaya düsmeden önce. Bilmezdim bir adimlik bakis kadar yakinken bana, nasil da uzak kalirsin. Ah bu mesafe gecer sevdami da. Ufacik kareler var hayatimdan alinma; kiminde bir kacamak bakisin, gülümseyen yüzün ya da, söyle uzaktan yürüyüp gidisin kimindeyse. Öyle büyütürüm ki gözümde, hep gözümde, bu derttendir belki de.....

Sensizlikmis yalnizlik, bilmezdim...

Gözlerimi bir kirpisimla yanaklarimi islatan sanma ki yagmurdur. Onda da bir parca sen var, bir parca düs ve gelecek bir parca. Anlayacagin, üc nokta (...). saclarimdan tel tel süzülendir yagmur. Nasil da islakmis yasamak bilmezdim, bu sevdaya düsmeden önce.....

Bu sevdaya düsmeden önce, bilmezdim.....
Sensizlikmis yalnizlik...


Ersen Gürel

YAZAQ HOŞGELDİNİZ
 
Bugün 11 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol